117 soruda Türkiye ve Türkler hakkında merak edilenler...
Bugüne kadar yakın tarihimizi anlatan belgesel romanlara imza atan, gazeteci-yazar Önay Yılmaz’ın üçüncü kitabı "Türkler" yayımlandı. Kitapta 117 bilimsel soru üzerinden Türkiye ve Türkler hakkında merak edilenler yer alıyor. Yılmaz’ın yaptığı söyleşiler, haberler ve araştırmalardan yola çıkarak yanıtını aradığı sorulardan bazıları şöyle
Türkler nasıl ortaya çıktı?
Anadolu Kime Ait?
Yunanlılarla Akraba mıyız?
Türkiye jeolojik olarak nazıl doğdu?
Türkler Müslümanlığı zorla mı kabul etti?
Marmara’da büyük deprem olmayabilir mi?
Türkler aptal mı zeki mi?
Hangi fay kırılırsa, hangi büyüklükte deprem olacak?
Türk bilimi nasıl doğdu?
Dünya biliminde yerimiz neresi?
Bilimde neden geri kaldık?
Haliç’te hazine var mı?
Türkiye ile Yunanistan birleşecek mi?
Adalar fayı 17 Ağustos depreminde kırıldı mı?
Bilim adamlarımızdan neler bekliyoruz?
Lenin ve Tolstoy Türk kökenli mi?
Politikacılarımız bilime gerek duyuyor mu?
Karadeniz komünizm çöktüğü içi mi kurtuldu?
İstanbul nasıl keşfedildi? Adı nereden geliyor?
Yılmaz’ın birçok bilim adamıyla yaptığı görüşmelere de yer verdiği kitaba yazdığı sunuş bölümünde görüştüğü kişiler ve 117 soruya verdiği yanıtların güncelliğiyle ilgili olarak “Tabii bilim, yeni bulgular, yeni araştırmalarla sürekli değişen ve gelişen büyük bir alan. Kitapta ele alınan konular da zamanla yeni araştırmalar, incelemelerle eskiyebilir güncelliğini yitirebilir.
Ayrıca kitapta adı geçen bilim insanlarının bu kitap yayına girdiği andan itibaren, yerleri, mevkileri, unvanları değişmiş de olabilir. Bu nedenle okuyucuların bunları dikkate almasını rica ediyorum” gibi bir açıklamaya da yer veriyor.
17 Ağustos 1999’da kaç kişi ‘küçük kıyamet’i yaşadı?
Önay Yılmaz’ın bu uyarısını da dikkate alarak okumaya başladığımız kitapta dikkat çeken konuysa her an karşı karşıya olduğumuz deprem gerçeği. Yılmaz’ın sunuşta da belirttiği gibi deprem konusuna kitapta oldukça geniş yer verilmiş. ‘17 Ağustos 1999’da kaç kişi ‘küçük kıyamet’i yaşadı?’ başlıklı bölümde depremi kaç kişinin 10, 9, 8 vs. şiddetinde yaşadığına ve bu büyüklükteki depremlerin ne gibi hasarlara neden olacağına dair bilgiler bulmak mümkün. Örneğin, 10 şiddetinde bir depremde, “...iyi inşa edilmiş ahşap yapılardan bazıları yıkılırken, taş ve kafes yapıların büyük bir çoğunluğu temelleriyle birlikte yıkılır. Demiryolları eğilir” gibi bilgiler bunlardan sadece bir tanesi.
Ayrıca, depremde en çok hasar gören bölgelerden biri olan Avcılar’a da bir bölüm ayıran Yılmaz, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yer Bilimleri Aratıştırma Enstitüsü’nün araştırmasına yer vererek Avcılar’ın neden bu kadar hasar gördüğü hakkında da bilgiler veriyor. Mesela bu araştırmada varılan sonuçsa “Avcılar’da yer yapısının depremi, diğer bölgelere oranla on on iki kat daha fazla büyüttüğü” oluyor. Ve “Avcılar’a gelen deprem dalgaları tıpkı ‘kapana kısılmış bir fare’ gibi jeolojik yapısından dışarıya çıkamıyor. Yani bir fare nasıl kapana sıkıştığında çıkmak için sağa sola her yere saldırıyorsa, Avcılar’ın toprak yapısı da kapan gibi deprem dalgalarını sıkıştırıyor. Bu nedenle deprem dalgaları bölgeyi terk edemiyor ve aynı bölgede büyük bir titreşim dalgası yaratıyor.”
Türkler’de küresel ısınma
Kitapta sadece deprem konusuna değil Türkler ve Türkiye ile ilgili merak edilen başka bilimsel konulara da değiniliyor. Örneğin, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çevre sorunlarına ve küresel ısınmaya duyarlılaşan Türklerin bu konularda birçok uluslararası sözleşmeye imza atmasına karşın bu sözleşmelerin gereğini ne kadar yerine getirdiği hatta asıl önemlisi bunları yerine getirip güce sahip olup olmadığıyla ilgili bilgiler de Yılmaz’ın kitapta yer verdiği konular arasında.
Türkler aptal mı zeki mi?
Elbette Yılmaz’ın araştırmaları bunlarla da sınırlı değil, Türkler ve Türkiye hakkında bilinmeyen pek çok konu ve Türkler aptal mı zeki mi sorusu üzerinden, Mustafa Kemal, Cumhuriyet’i kurduğu yıllarda ‘Türk milleti zekidir’ derken nasıl gururlandığımız, ancak yıllar sonra Aziz Nesin’in “Türklerin yüzde 60’ı aptaldır!” dediğinde nasıl bir şok yaşadığımız ve ‘Türkler nasıl aptal olabilir?’ sorusunu aklımıza getirdiğimiz de kitapta yer alan ve tartışma yaratacak konular arasında yer alıyor. Tabii bu soruların cevapları da bu konularda uzman kişilerle yapılan görüşmelerden yola çıkarak veriliyor.
Bugüne kadar yakın tarihimizi anlatan belgesel romanlara imza atan, gazeteci-yazar Önay Yılmaz’ın üçüncü kitabı "Türkler" yayımlandı. Kitapta 117 bilimsel soru üzerinden Türkiye ve Türkler hakkında merak edilenler yer alıyor. Yılmaz’ın yaptığı söyleşiler, haberler ve araştırmalardan yola çıkarak yanıtını aradığı sorulardan bazıları şöyle
Türkler nasıl ortaya çıktı?
Anadolu Kime Ait?
Yunanlılarla Akraba mıyız?
Türkiye jeolojik olarak nazıl doğdu?
Türkler Müslümanlığı zorla mı kabul etti?
Marmara’da büyük deprem olmayabilir mi?
Türkler aptal mı zeki mi?
Hangi fay kırılırsa, hangi büyüklükte deprem olacak?
Türk bilimi nasıl doğdu?
Dünya biliminde yerimiz neresi?
Bilimde neden geri kaldık?
Haliç’te hazine var mı?
Türkiye ile Yunanistan birleşecek mi?
Adalar fayı 17 Ağustos depreminde kırıldı mı?
Bilim adamlarımızdan neler bekliyoruz?
Lenin ve Tolstoy Türk kökenli mi?
Politikacılarımız bilime gerek duyuyor mu?
Karadeniz komünizm çöktüğü içi mi kurtuldu?
İstanbul nasıl keşfedildi? Adı nereden geliyor?
Yılmaz’ın birçok bilim adamıyla yaptığı görüşmelere de yer verdiği kitaba yazdığı sunuş bölümünde görüştüğü kişiler ve 117 soruya verdiği yanıtların güncelliğiyle ilgili olarak “Tabii bilim, yeni bulgular, yeni araştırmalarla sürekli değişen ve gelişen büyük bir alan. Kitapta ele alınan konular da zamanla yeni araştırmalar, incelemelerle eskiyebilir güncelliğini yitirebilir.
Ayrıca kitapta adı geçen bilim insanlarının bu kitap yayına girdiği andan itibaren, yerleri, mevkileri, unvanları değişmiş de olabilir. Bu nedenle okuyucuların bunları dikkate almasını rica ediyorum” gibi bir açıklamaya da yer veriyor.
17 Ağustos 1999’da kaç kişi ‘küçük kıyamet’i yaşadı?
Önay Yılmaz’ın bu uyarısını da dikkate alarak okumaya başladığımız kitapta dikkat çeken konuysa her an karşı karşıya olduğumuz deprem gerçeği. Yılmaz’ın sunuşta da belirttiği gibi deprem konusuna kitapta oldukça geniş yer verilmiş. ‘17 Ağustos 1999’da kaç kişi ‘küçük kıyamet’i yaşadı?’ başlıklı bölümde depremi kaç kişinin 10, 9, 8 vs. şiddetinde yaşadığına ve bu büyüklükteki depremlerin ne gibi hasarlara neden olacağına dair bilgiler bulmak mümkün. Örneğin, 10 şiddetinde bir depremde, “...iyi inşa edilmiş ahşap yapılardan bazıları yıkılırken, taş ve kafes yapıların büyük bir çoğunluğu temelleriyle birlikte yıkılır. Demiryolları eğilir” gibi bilgiler bunlardan sadece bir tanesi.
Ayrıca, depremde en çok hasar gören bölgelerden biri olan Avcılar’a da bir bölüm ayıran Yılmaz, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yer Bilimleri Aratıştırma Enstitüsü’nün araştırmasına yer vererek Avcılar’ın neden bu kadar hasar gördüğü hakkında da bilgiler veriyor. Mesela bu araştırmada varılan sonuçsa “Avcılar’da yer yapısının depremi, diğer bölgelere oranla on on iki kat daha fazla büyüttüğü” oluyor. Ve “Avcılar’a gelen deprem dalgaları tıpkı ‘kapana kısılmış bir fare’ gibi jeolojik yapısından dışarıya çıkamıyor. Yani bir fare nasıl kapana sıkıştığında çıkmak için sağa sola her yere saldırıyorsa, Avcılar’ın toprak yapısı da kapan gibi deprem dalgalarını sıkıştırıyor. Bu nedenle deprem dalgaları bölgeyi terk edemiyor ve aynı bölgede büyük bir titreşim dalgası yaratıyor.”
Türkler’de küresel ısınma
Kitapta sadece deprem konusuna değil Türkler ve Türkiye ile ilgili merak edilen başka bilimsel konulara da değiniliyor. Örneğin, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çevre sorunlarına ve küresel ısınmaya duyarlılaşan Türklerin bu konularda birçok uluslararası sözleşmeye imza atmasına karşın bu sözleşmelerin gereğini ne kadar yerine getirdiği hatta asıl önemlisi bunları yerine getirip güce sahip olup olmadığıyla ilgili bilgiler de Yılmaz’ın kitapta yer verdiği konular arasında.
Türkler aptal mı zeki mi?
Elbette Yılmaz’ın araştırmaları bunlarla da sınırlı değil, Türkler ve Türkiye hakkında bilinmeyen pek çok konu ve Türkler aptal mı zeki mi sorusu üzerinden, Mustafa Kemal, Cumhuriyet’i kurduğu yıllarda ‘Türk milleti zekidir’ derken nasıl gururlandığımız, ancak yıllar sonra Aziz Nesin’in “Türklerin yüzde 60’ı aptaldır!” dediğinde nasıl bir şok yaşadığımız ve ‘Türkler nasıl aptal olabilir?’ sorusunu aklımıza getirdiğimiz de kitapta yer alan ve tartışma yaratacak konular arasında yer alıyor. Tabii bu soruların cevapları da bu konularda uzman kişilerle yapılan görüşmelerden yola çıkarak veriliyor.